Mars’ta Yaşam İhtimaline Dair En Güçlü İşaret Bulundu

Mars’ta yaşam arayışı yeni bir döneme giriyor

NASA’nın Perseverance keşif aracı, Mars’ın Cezero Krateri’nde yürüttüğü araştırmalarda, yaşam ihtimaline dair bugüne kadar elde edilen en güçlü işaretleri ortaya çıkardı. Eski bir nehir yatağında keşfedilen çamurtaşları üzerinde görülen “leopar desenleri” ve “haşhaş tohumu” benzeri izler, bilim insanlarının dikkatini çekti.

Potansiyel biyolojik izler

Uzmanlar, bu izlerin milyarlarca yıl önce Mars’ta yaşamış olabilecek mikroorganizmaların neden olduğu kimyasal tepkimelerin sonucu olabileceğini düşünüyor. Imperial College London’dan Prof. Sanjeev Gupta, “Eğer bu izleri Dünya’da görseydik, biyolojiyle yani mikrobiyal süreçlerle açıklardık. Dolayısıyla elimizde çok güçlü bir ipucu var.” dedi.

NASA’dan dikkat çeken yorumlar

NASA Bilim Misyonu Direktörlüğü’nden Dr. Nicola Fox, bulguları fosil benzeri kalıntılara benzeterek, “Bu belki bir öğünden arta kalanlar ya da mikrobiyal dışkı kalıntısı olabilir.” ifadelerini kullandı. Ancak bilim insanları kesin yargılardan kaçınıyor.

Jeolojik ihtimaller ve şüpheler

Araştırmacılar, bu tür minerallerin jeolojik süreçlerle de oluşabileceğini, ancak bunun için yüksek sıcaklıkların gerekli olduğunu belirtiyor. İncelenen kayaların ise böyle bir ısıl süreçten geçmediği görülüyor. Bu durum, biyolojik ihtimali daha güçlü kılıyor.

Mars örnek dönüşü tartışmaları

Perseverance’ın topladığı örnekler Dünya’ya getirilirse kesin sonuçlara ulaşılabileceği vurgulanıyor. Ancak ABD’nin 2026 bütçesindeki kesintiler nedeniyle “Mars örnek dönüşü” misyonunun iptal edilme riski bulunuyor. Buna karşılık Çin, 2028 için benzer bir görev planlıyor.

Kızıl Gezegen’in geçmişi

Mars bugün soğuk ve kurak bir çöl görünümünde olsa da, milyarlarca yıl önce kalın bir atmosfere ve bol su kaynaklarına sahipti. Perseverance, 2021’deki inişinden bu yana, yaşam izlerinin bulunabileceği Cezero Krateri’nde çalışmalarını sürdürüyor. Stony Brook Üniversitesi’nden Dr. Joel Hurowitz, “Bu veriler şimdiye kadar tespit ettiğimiz en güçlü potansiyel biyolojik imza olabilir.” diyerek keşfin önemini vurguladı.